SESLENİŞ
Biz biliyoruz ki bir milleti millet yapan en önemli unsurlardan biri de tarihidir. Herhangi bir millet mutlak kendi tarihinin teessüründe kalacaktır. Yani anlaşılacağı üzere dün yaşananlar bugününüzü ve yarınınızı biçimlendirmenizde büyük rol oynayacaktır.
Goethe'nin "Tarihten Türk'ü çıkarırsanız geriye tarih denilen bir şey kalmaz." sözündeki Türk aslında damarlarımızdaki kanın asil olmasının adıdır. Ve yine o sözdeki Türk; bütün cihana korku salarken bile kendine bütün cihanı hayran eden atalarımızın, tarihimizin ve bizim adımızdır. Türklerin herkes içinde böylesine hayranlık ve merak uyandıran o mükemmel tarihinde de dillere destan zaferlerin yanı sıra "ipin inceldiği yer"e de yani "kırılma noktasına" da gelindiği görülmüştür. İlk bakıldığı zaman akılda olumsuzluk teşkil eden kırılma noktası aslında Türklerin Tarihi'nde birçok başarının başlangıcı olmuştur. Türklerin Tarihi'ne biraz bile merakı olan biri 630-680 yıllarını ve Chie-Shine-Shuai'yi illa ki duymuştur. H.Nihal ATSIZ'ın bu karaktere Kürşad adını verdiğinden beri herkes Türklerin ilk bağımsızlık mücadelesinin adını Kürşad Ayaklanması diye zikretmeye başlamıştır. Olay başlı başına destan olmakla beraber Çin'in Doğu ve Batı Göktürkler'i birbirinden ayrıştırıp esareti altına almasıyla başlayıp, Göktürkler'i Çin'in içinde kontrol etmeye kalkışması sonucunda gelişmiş bir "kırılma noktası"dır. Detaya inildiği vakit aslında başarılı olunacak bir ihtilal sırasında kopan fırtına ve yağmur anı da fazlasıyla önemli bir kırılma noktası niteliğindedir. Bu ayaklanma sonucunda başarısız olunmasına rağmen asıl başarıyı elde ettiğimizi II.Göktürk Devleti'ni kurduğumuzda kavrayabilmişizdir.
1453 denmesiyle aklınıza Fatih Sultan Mehmet'in gelmesi bir olmaktadır. Fatih'ten önce defalarca kuşatılan İstanbul'un (döneme göre isimleri:Byzantion veya Konstantinopolis...)fethedilme süresince de sonuçlarıyla karşılaştırılacak olduğunda ufak gibi gözüken lakin gerçekten kırılma noktası sayılabilecek bir ayrıntı da Şahi Topu'dur. Onca zamana ve silahlara meydan okuyan, kralların laflarını adeta bir zırh gibi geçirmeyen derebeylik duvarlarının ilk defa yıkılmasını sağlayan muhteşem toplar... Yapılış aşamasında yaşanan telaş anları... Tüm ümidi kesecekken yeniçerinin gücüne güç katıp o surların yıkıldığı an... Karadan yürütülen gemiler... Sonucunda fethedilen İstanbul...
1919 yılının da unutulması durumunda benliğini kaybetmiş bir milletin yok oluşunu izleyeceksiniz. İşgallerin başladığı ve İstanbul Hükümeti'nin asla karşı durmadığı hatta ve hatta anlaşma imzalayıp direktmen bıraktığı Anadolu'da İlk Kurşun'u değil padişah değil vezir değil ordudan biri aksine bir vatansever olan gazeteci Hasan TAHSİN atmıştır. Günümüze göre bir kurşun değersizken bir millet için Milli Mücadele'nin başlangıcı olmuştur. Yine bu yılın Mayıs Ayı'nın 19!unda korkusuzca Samsun'a ayak basan Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bu günü (19 Mayıs) daha sonrasında kendi doğum günü olarak seçtiğini biliyoruz. Bununla da yetinmeyip "ümidim" diye seslendiği biz gençlere bayram etmiştir.
Düz bir tiyatro metninde aniden gelişecek olan bir olay o perdenin kapanışı olacaktır lakin bütün metnin devamını değiştirecektir. Biz Türkler tarihi bir tiyatro ve o perdeleri birer çağ olarak kullanmayı seviyoruz.
M.SEVİNDİK
Goethe'nin "Tarihten Türk'ü çıkarırsanız geriye tarih denilen bir şey kalmaz." sözündeki Türk aslında damarlarımızdaki kanın asil olmasının adıdır. Ve yine o sözdeki Türk; bütün cihana korku salarken bile kendine bütün cihanı hayran eden atalarımızın, tarihimizin ve bizim adımızdır. Türklerin herkes içinde böylesine hayranlık ve merak uyandıran o mükemmel tarihinde de dillere destan zaferlerin yanı sıra "ipin inceldiği yer"e de yani "kırılma noktasına" da gelindiği görülmüştür. İlk bakıldığı zaman akılda olumsuzluk teşkil eden kırılma noktası aslında Türklerin Tarihi'nde birçok başarının başlangıcı olmuştur. Türklerin Tarihi'ne biraz bile merakı olan biri 630-680 yıllarını ve Chie-Shine-Shuai'yi illa ki duymuştur. H.Nihal ATSIZ'ın bu karaktere Kürşad adını verdiğinden beri herkes Türklerin ilk bağımsızlık mücadelesinin adını Kürşad Ayaklanması diye zikretmeye başlamıştır. Olay başlı başına destan olmakla beraber Çin'in Doğu ve Batı Göktürkler'i birbirinden ayrıştırıp esareti altına almasıyla başlayıp, Göktürkler'i Çin'in içinde kontrol etmeye kalkışması sonucunda gelişmiş bir "kırılma noktası"dır. Detaya inildiği vakit aslında başarılı olunacak bir ihtilal sırasında kopan fırtına ve yağmur anı da fazlasıyla önemli bir kırılma noktası niteliğindedir. Bu ayaklanma sonucunda başarısız olunmasına rağmen asıl başarıyı elde ettiğimizi II.Göktürk Devleti'ni kurduğumuzda kavrayabilmişizdir.
1453 denmesiyle aklınıza Fatih Sultan Mehmet'in gelmesi bir olmaktadır. Fatih'ten önce defalarca kuşatılan İstanbul'un (döneme göre isimleri:Byzantion veya Konstantinopolis...)fethedilme süresince de sonuçlarıyla karşılaştırılacak olduğunda ufak gibi gözüken lakin gerçekten kırılma noktası sayılabilecek bir ayrıntı da Şahi Topu'dur. Onca zamana ve silahlara meydan okuyan, kralların laflarını adeta bir zırh gibi geçirmeyen derebeylik duvarlarının ilk defa yıkılmasını sağlayan muhteşem toplar... Yapılış aşamasında yaşanan telaş anları... Tüm ümidi kesecekken yeniçerinin gücüne güç katıp o surların yıkıldığı an... Karadan yürütülen gemiler... Sonucunda fethedilen İstanbul...
1919 yılının da unutulması durumunda benliğini kaybetmiş bir milletin yok oluşunu izleyeceksiniz. İşgallerin başladığı ve İstanbul Hükümeti'nin asla karşı durmadığı hatta ve hatta anlaşma imzalayıp direktmen bıraktığı Anadolu'da İlk Kurşun'u değil padişah değil vezir değil ordudan biri aksine bir vatansever olan gazeteci Hasan TAHSİN atmıştır. Günümüze göre bir kurşun değersizken bir millet için Milli Mücadele'nin başlangıcı olmuştur. Yine bu yılın Mayıs Ayı'nın 19!unda korkusuzca Samsun'a ayak basan Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bu günü (19 Mayıs) daha sonrasında kendi doğum günü olarak seçtiğini biliyoruz. Bununla da yetinmeyip "ümidim" diye seslendiği biz gençlere bayram etmiştir.
Düz bir tiyatro metninde aniden gelişecek olan bir olay o perdenin kapanışı olacaktır lakin bütün metnin devamını değiştirecektir. Biz Türkler tarihi bir tiyatro ve o perdeleri birer çağ olarak kullanmayı seviyoruz.
M.SEVİNDİK
Gayet hoş bir yazı, akıcı bir üslup fakat kısa yazılmış bir yazı. Zamanla düzeleceğine inaniyor, başarılı yazılarının devamını bekliyorum.
YanıtlaSilgeri dönütünüz için teşekkür ederim her daim önerilerinize kulak vermek isterim.
SilYazı akıcı ama kısa gibi biraz. Bir de konu geçişleri yani göktürkden fatihe fatihden 1919 a geçiş hızlı olmuş bi anlam karmaşası yaşamadım değil. Başarılı yazılarının devamı dileğiyle.
YanıtlaSilkonuya detaylı girdiğim vakit maalesef karekter sayısı yetersiz kalıyor herkesin tarih bilgisine değinecek örnekler vermeye çalıştım lakin dediğiniz gibi daha detaylı da çalışmalarım olacak bu konu hakkında ve geri dönütünüz için minnettarım :)
Sil