KLASİK DÖNEM SERAMİĞİ
Yunan boyalı seramiklerinin uzunbir
geçmişi vardır. Korunan en yakın sanat formu çanak çömlek üzerine resim
yapmaktır ve büyük duvar ressamları döneminde başlıca çanak çömlek
Atina'dır.
Yunan boyalı seramik kronolojisi şu şekildedir;
• M.Ö.1100-1050 “Sub-Miken”
• M.Ö.1050-900 “Protogeometrik”
• M.Ö.900-700 “Geometrik”
• M.Ö.700-620 “Orientalizan”
• M.Ö.620-480 “Siyah Figür Tekniği”
• M.Ö.520- 4.y.y. Sonu “Kırmızı Figür”
M.Ö. VII. yüzyılın sonlarına doğru
gelişen Atina Attika Siyah Figür Tekniği’nde boyalı vazoların en gelişmiş
örnekleri M.Ö. VI. yüzyıl ortalarında ve bu yüzyılın üçüncü çeyreğinde Exekias
ve Amasis ressamları ile sanatın zirvesine ulaşmıştır.
Bu iki ressamın bazı sanat
özellikleri Kırmızı Figür Tekniği ressamlarını da etkilemiştir. Siyah figür
ressamları dönemin heykellerindeki incelikleri yaratmak için çok çabalamış
lakin ellerindeki teknik ile bunu başaramamışlardır. Bu da yeni bir teknik için
ortam hazırlamıştır.
MÖ VI. yüzyılın başlangıcı ile IV.
yüzyılın sonu arasında, Atina'da ince çömlekleri süslemek için siyah ve kırmızı
figür teknikleri kullanılmıştır. Yani esasında Amasis Ressamı salt kırmızı
figür ressamı değil ‘geçiş dönemi’ ressamıdır. Bu çömlekler daha basit, süslenmemiş
mallar günlük ev amaçlarını yerine getirmiştir.
Her iki teknikle de, çömlekçi ilk
önce kabı bir çark üzerinde şekillendirdi. En büyük vazolar bölümler
halinde üretilirmiş; bazen boyun ve vücut ayrı ayrı yapılır ve ayak
genellikle daha sonra bağlanırmış.
Bu bölümler bir deri sertliğine kadar kurutulduktan sonra, çömlekçi onları
birleştirmiş ve eklemleri daha sıvı bir formda kil ile (kayma) birleştirmiş. Son
olarak, kulpları eklenirmiş.
Siyah figür vazo boyasında, ateşleme sırasında siyaha dönen bir kayma ile
figürlü ve süs motifleri uygulanırken, arka plan kilin renginden
ayrıldı. Vazo ressamları, kaymayı artırarak veya beyaz ve mor renkler
(pigment ve kil karışımları ile) ekleyerek bireysel formları
oluştururlardı.
Buna karşılık, kırmızı figür vazolardaki dekoratif
motifler kilin rengi olarak kalır; kayma ile doldurulmuş arka plan siyaha
dönmüş olurdu. Şekiller sır çizgileri veya bir fırça ile uygulanan
seyreltik sır yıkamaları ile artiküle edilebilirdi.
Kırmızı figür tekniği, MÖ 530
civarında, muhtemelen çömlekçi Andokides ve atölyesi tarafından icat edilmiştir.
Yavaş siyah figür tekniğinin yerini almıştır. Kırmızı figür tekniğinde bir
fırçanın kullanılması, anatominin, giysilerin ve duyguların doğal temsiline
daha uygundur. Yani o dönemin heykellerinden özenilen elbise kıvrımları
gibi incelikler bu sayede elde edilmiş oldu.
Klasik Dönem kendi içinde şu şekilde sınıflandırılır;
• İlk Ressamlar (Bilinguistler) MÖ 525-500
- Andokides
-
Lysippides
- Psiax
- Phintias
- Smikros
- Epiktetos
- Oltos
-
Euphronios
-
Euthymides’dir.
• Geç Arkaik Dönem MÖ 500-480
Bu dönemde özellikle ‘Attika kent
devletlerinin, yükselişe geçtiğini ve bu dönemde başlayan en önemli problem
Perslerle olan mücadeledir.
- Kleophrades Ressamı (M.Ö.500-480)
• Erken Klasik Dönem MÖ 480-450
- Brygos Ressamı (M.Ö. 480-470)
- Duris Ressamı (M.Ö.480-450)
- Makron Ressamı(M.Ö.500-475)
-Niobidler Ressamı (M.Ö.470-450)
• Olgun Klasik Dönem MÖ 450-430
- Phiale Ressamı (M.Ö.460-430)
- Polygnotos Ressamı (MÖ. 450-420)
- Kleophon Ressamı
- Dinos Ressamı
• Geç Klasik Dönem MÖ 430-350 ca. (Kırmızı Figürün
sonu)
- Eretria Ressamı (M.Ö.425-400)
- Meidias Ressamı (M.Ö. 420-400)
- Pronomos Ressamı MÖ.400
Bu dönemde üretim artık bir sanat
olmaktan çok ihtiyaca yanıt verme amacına yönelmiştir. Yeniliklerden yoksun
başarısız ve tek düze tasvirli üretimlerdir.
Erken Klasik Çağ'dan itibaren tasvir
sanatında ayrı bir ekol olarak beliren ve kendini arkaik üsluptan kurtarma
çabasına giren resim sanatı yüzyılın ikinci yarısında hızlanan ve IV. yüzyılda
hemen hemen tamamlanan bugükü anlamdaki "modern" kalıplarına hemen
hemen oturmuştur. Böylece plastik sanatlar arasında kendine önemli bir yer
sağlamış olan resim sanatı aynı zamanda vazolar üzerindeki figürlü
betimlemeleri de etkilemiş, bir anlamda dar kalıplarından bir türlü
kurtulamayan bu sanat kolunun tasvirlerinin yetersizliğini bariz bir
şekilde ortaya koymuştur.
M.Ö. IV. yüzyılda Attik kap
biçimleri bir anlamda eski den beri bilinenlerin devamı niteliğindedir. Kapalı
kaplar (hydria, pelike, oinoche, bodur lekythoslar, gibi...) daha revaçtadır.
Ayrıca kraterler de dönemin en gözde figürlü kapları arasındadır. Lekamis ve
lebes gibi kapaklı kaplar küçük ölçekli olmalarına rağmen; zengin bezekli
olmalarıyla dikkati çekerler.
Hydrialarda boyun dikkati çekecek derecede uzar ve incelir;
buna paralel olarak karın daha dar oval bir biçim kazanır.
Boyun karın geçişi özellikle yüzyılın ortalarında ve ikinci
yarısında iyice yumuşar.
IV.
yüzyılda karınlı lekythoslar ön sırada yer alır;bunların uzun boyunlu
yapılmaları çağın özelliklerine uygundur. Ayrıca karın küresel görünümünü
yitirmiş, biraz basıklaşmıştır. Bunun sonucu kaide de oinochoe ve pelikelerin
kaidelerine benzer bir şekilde genişyapılmıştır.
Kraterler
arasında kalyx kraterler bu dönemde en revaçta olanıdır. Geç V. ve Erken IV.
yüzyıldaki, geniş ve biraz da silindirik karın formunun daha sonra
daraldığı, uzadığı ve ağıza doğru yayvanlaştığı dikkati çeker.
Öyle ki; önceleri karının genişlik yükseklik orantısı birbirine
yakınrakamları verirken; yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde, arrtık oran
değişir: Karın yüksekliği genişliğinin hemen hemen ik katına
çıkar. Bu arada kaide boyunu da, bir kadeh tutamağı gibi uzamıştır.
Açık kaplar
arasında IV. yüzyılda en çok görülen balık tabaklarıdır. Ve bu form
Helenistik Dönem'de yaşamını sürdürür.
Yorumlar
Yorum Gönder